26 Aralık 2008

aşk_sen_nelere_kadirsin


herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,kendi yolumu çizdiğimde anladım,ağlayanı güldürebilmek ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım,bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını kendimi bulduğumda anladım,yalan söylememek değil gerçeği gizlememekmiş marifet yüreğini elime koyduğunda anladım.sana ihtiyacım var gel diyebilmekmiş güçlü olmak sana git dediğimde anladım ve gurur kaybedenlerin acizlerin maskesiymiş,sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış yüreğimde sevgi bulduğumda anladım...

10 Aralık 2008

kal demek gelmiyor içimden


Hep yarım yarım ve erken yaşanan her sevgiden izler var

İçinde çizgi çizgi ve silemiyorsun onları bir türlü

Hayır olmaz...

Yeter beni bırak seninle kendi halime

Yeter artık içindeki yabancıya söyle gitsin

Hüzün olup bin bir damga vuruyor sevgimin üstüne

Yeter, gidip o sevgisizliğinde kendi tükensin..

30 Kasım 2008

Ne iyi olurdu kalbe kan yine hücum olsa



Vur kadehi ustam bu gece de sarhoşuz

Kalan sağlar bizimdir, acıdan mayhoşuz

''İki satırlık adamları musallat ettik ömrümüze''

Bundandır böyle dibe vuruşumuz..

24 Kasım 2008

Ben hep bekledim, Hiç giden olmadım...


Hazırım kendimden geçmeye ''aşk isterse'' ,

''Kelebek ömrü kadar kısa sürse''

Dönemem artık senin olduğun şehre ,

Kanıyor mazim içimde öylece.

_____AşK YaLaN mI gErÇeK Mi ... SeN SöYLe HaYaT_____

17 Ekim 2008

Ben böyle aşk görmedim, daha neler görmek var..


Bir dokun, bin ah işit, bugünlerde böyleyim..

İster kal, ister git tarifsiz kederdeyim..

Ah olmaz, olmaz, sensiz olmaz, sensiz olmaz

Yanıyor yanaklarım, gözyaşlarım durulmaz

28 Eylül 2008

Giden '' O '' oLsun TERK EDENDE...


Yaşanılacak güzellikler adına bazen limanları terk etmek gerekir...

Bak şair ne diyor ;

Başka bir yerde beni beklediğini bilsem ,

Bu şehrin bütün sokaklarını

TERK EDERİM..

10 Eylül 2008

..yüreğim ağır yaralı derinden..


nasıl bir yangın ki bu
alevlerin bile canı yanıyor.
nasıl bir yalan ki bu
kelimeler kaçacak yer arıyor.
gel bunları olmamış sayalım desemde boş
hiç inanmam
gel güneşi doğmamış sayalım desemde yok
artık sen bana kanma
yüreğim ağır yaralı derinden
yanmaz artık istesemde yeniden
çok yaralar sardı kalbim ama
BU YARA KAPANIR MI BİLEMEM...

1 Eylül 2008

Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?


Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, 'Fast live', 'Fast food', 'Fast music', 'Fast love'...
Dikte ettirilen 'yükselen değerler', 'in' ler, 'out' lar...
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?

11 Temmuz 2008

Dun-Bugun-Yarin


Cok zaman onceydi.
O kadar zaman onceydi ki zaman diye bir sey yoktu.
İnsanlar gunes dogup batincaya kadar yasiyorlardi hayati.
Bir daha hic olmayacakmis gibi dolu ve anlamli.

Derken 'zaman' diye üc parcali bir sey icat etti insan.
Bir parcasina dun dedi, diger parcasina bugun, oteki parcasina da yarın.

Sonra fesat karisti zamana ve insan bugunu unuttu.
Dunu dusunup pisman oldu, yarini dusunup telaslandi; ama isin ilginc tarafi tum telas ve pismanliklari gunes dogup batincaya kadar yasadı.
Farkinda olmadan rezil etti bu gununu.

Oysa yarin, bugune dun diyor, dun de bu gun icin yarin diyordu. Bir turlu beceremedi. Bir eliyle yarina, diger eliyle dune yapisti. Bu gunu eline yuzune bulastirdi... Mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarinin telasini da, dunun pismanligini da hep bugun yasadi; ama bugunu hic yasayamadi. Ne yarin ne de dun!

27 Mayıs 2008

.............................................

iyiliğin kötülüğü yaratması kadar gerçekmiş meğer sahteliğin...
aklım ruhumu alıp giderse buralardan,
geride kalanlar gibi olacağını sanma sakın...
inandığını sorgulayacak kadar yüzsüz olamadım, affet...
suçumu alıp gidecek kadar kahpeliği etiket edemedim üstüme...
halimi bilecek kadar hakkın olmadığını biliyorsun;
geri dönecek kadar gururlu olamadığını da...
önceleri
adın ruhumda yankılandığında içim titrerdi...
gurur fukarası olduğunu öğrendiğimden bu yana
öfkemin şah damarı titrer oldu...
unuttuğumu sanacak kadar yüzsüz olamazsın;
hatırlayabilseydim unuturdum belki...
unutamadıklarım, inanamadıklarımdan ibaret...
inan buna..


maX JacK --- zekirdek yüreğine sağlık...

13 Mayıs 2008

az.. öz..

Bendeki anlamlarını enmişsin gibi düşünme aldanırsın...
Sen o anlamlarınla yanlızca bende varsın
Ben seviyorsam ..Sen bahanesin...

Nasılsa öyle yaşanacaktı söylenecek bir bahane hep vardır
Ha bugün yalnız .. Ha günün ötesi
Seni sevmek beni harcamak olmayacaktı..
çünkü;
Ben Seviyorsam Sen Bahanesin ...
......................................................................

1 Mayıs 2008

..Hiç olmayan BİZ'i tükettik ..

Devrik bir cümlenin ötesinde anlamsızdık...
Birbirine kan davası olan iki azılı düşman kadar
sonsuz kinle bakardık gözlerimizden yüreğimize...
Onca huzurun içinde huzursuzduk en mutlu anlarımızda bile...
Hep bir yerlere yetişmek istercesine kaçtık birbirimizden.
Olmadı evet...
Başaramadık...
Hiç olmayan BİZ'i tükettik

27 Nisan 2008

2 yeni yaş 1 arada:)


ben bu blogla nasıl uğraşıcam derken 1 sene olmuş ya...
bunu hatta biraz geçsede fark ettim..
bu 1 sene boyunca beni yazılarımda yalnız bırakmayan bloğumun yüzüne bakmadığım zamanlarda beni dürten ve 'ilgilen artık şununla' diyen herkeze , banlandığımda üzülen :) konu koyduğumda sevinen herkeze çok teşekkür ederim inşallah 1 sene daha böyle güzellikte geçer...

ve ayrıca...

Çok sevdiğim ve değer verdiğim kişilerden biri olan ,

''Emre'ciğimin doğum günü (28.04.08)''

canım seni iyiki tanımışın iyiki varsın...
doğum günün kutlu olsun ...

18 Nisan 2008

..Zor günler..


Benden önce söylenmiş sözlerin haklılığına..
Kızdığım oldu zamanında ama inandığımda.
Ömrümde her şarkı başka bi kapı açtı.
Bu sarkının ardında sen..
Bu kapının ardındaysa benden önce söylenmiş sözler vardi.
Çok zor günler geçirdim vaktiyle..
Alemde savaşlar çırpınışlar nihayetinde..
Aşık olmak kısmetmiş yar, sana..
Aşık olmak kısmetmiş yar..
Seçtiğimiz hayatlar mı bunlar? seçtiklerimiz mi?
Bunca yokluk, bunca kırıklık, bunca acı...

24 Mart 2008

....


Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası....
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

ne kadar da güzel anlatmış NAZIM HİKMET..